27 Şubat 2009 Cuma

ANADOLU

ANADOLU

Beşikler vermişim Nuh'a

Salıncaklar, hamaklar,

Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,

Anadolu’yum ben,

Tanıyor musun ?

Utanırım,

Utanırım fıkaralıktan,

Ele, güne karşı çıplak...

Üşür fidelerim,

Harmanım kesat.

Kardeşliğin, çalışmanın,

Beraberliğin,

Atom güllerinin katmer açtığı,

Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,

Kalmışım bir başıma,

Bir başıma ve uzak.

Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,

Korkunç atlılarıyla parçalamışlar

Nazlı, seher-sabah uykularımı

Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,

Haraç salmışlar üstüme.

Ne İskender takmışım,

Ne şah ne sultan

Göçüp gitmişler, gölgesiz!

Selam etmişim dostuma

Ve dayatmışım...

Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.

Köroğlu'yu,

Karayılanı,

Meçhul Askeri...

Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.

Sonra kalem yazmaz,

Bir nice sevda...

Bir bilsen,

Onlar beni nasıl severdi.

Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı

Minareden, barikattan,

Selvi dalından,

Ölüme nasıl gülerdi.

Bilmeni mutlak isterim,

Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,

Öyle mahzun, öyle garip...

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne - üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...

Dayan kitap ile

Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile

Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,

Namuslu, genç ellerinle.

Kızlarım,

Oğullarım var gelecekte,

Her biri vazgeçilmez cihan parçası.

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden,

Gözlerinden öperim,

Bir umudum sende,

Anlıyor musun ?

AHMET ARİF

Maviydi Düşlerim


-->
MAVİYDİŞLERİM


Benim bile bilemediğim kadar çocuk;
Islak bir kuş görsem ağaç dalında,
Meleklere yağmuru şikayet ederdim..
Yağmura küserdim.
Çünkü siyah değildi
Maviydi düşlerim
Çünkü ben çocuktum..
Şimşek çakınca gözlerimi yumar;
Sonra;
Minicik dedikleri parmaklarımın arasından
Şimşeğin geçtiğini görürdüm,
Sevgimin yanında ellerim küçücüktü
Yinede siyah değildi,
Maviydi düşlerim,
Çünkü ben çocuktum..
Kin tutmazdım..
Gururu benimle kim tanıştırdı
Bugün de bilmiyorum,
Bir şeker;
Islak kirpiklerimin kurumasına yeterdi
Veya bir söz.. Güldürürdü beni,
Her şeye gülerdim ama korkardım da,
En çok da sert sözden ve sert yüzden
Yanımda bir büyük ağlasa ben de ağlardım..
Ve oyuncağımı verirdim gülsün diye..
Evet siyah değil,
Maviydi düşlerim,
Çünkü ben çocuktum..
Göz yaşını bana mahsus sanırdım,
Çiçeklerin güldüğüne inanırdım çünkü,
Yıldızların gülerek göz kırptığına,
Güneşin her sabah gülücükler dağıttığına inanırdım..
Yağmur yağınca insanlar gülmüyor diye..
Gökyüzünün ağladığını sanırdım.
Çünkü siyah değildi
Maviydi düşlerim
Çünkü ben çocuktum..
Her çocuğun bir annesi olduğunu bilirdim..
Onu seven,koklayan,koruyan,
Akşamları yolunu gözlediği bir babası olduğunu..
Rüyalarımda öksüz çocuk görmedim,
Yetim çocuk uğramadı dünyama..
Çünkü siyah değildi
Maviydi düşlerim;
Çünkü ben çocuktum..

ANADOLU


ANADOLU











Maviydi Düşlerim


2 Şubat 2009 Pazartesi

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

TÜRK EDEBİYATINDA DÖNEMLER


İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

Türklerin İslamiyet'e girmeden önce meydana getirdikleri edebiyattır Sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır


SÖZLÜ EDEBİYAT

Her toplumda olduğu gibi Türklerde de kendine özgü sözlü edebiyat ürünleri vardır Bu ürünler eski Türk topluluklarının sığır,şölen ve yuğ adını verdikleri törenlerden doğan ürünlerdir

Sığır: Av törenlerine denir

Şölen: Kurban törenlerine denir

Yuğ: Yas,ölüm törenlerine denir

Bu törenler şaman, kam, baksı ve ozan adını alan kişiler tarafından yönetilir Bunlar sazlarıyla bu törenlerde bazı destan parçalarını veya koşuk,sagu adı verilen şiirleri söylerlerdi


İslamiyet Öncesi Türk Şiirinin Özellikleri:

ü Hece ölçüsüyle söylenmiştir(7’li,8’li,12’li)

ü Yarım kafiye kullanılmıştır

ü Nazım birimi dörtlüktür

ü Dildeki kelime sayısı sınırlı kalmıştır, yabancı dillerin etkisi yoktur

ü Tabiatla iç içe oldukları için sanatçılar benzetmelerde tabiattan yararlanmışlardır

ü Şiirlerde işlenen konular: kahramanlık, yiğitlik, ölüm, savaş ve aşktır

SÖZLÜ ÜRÜNLER

KOŞUK

ü Dörtlüklerle söylenilir

ü Hece vezni kullanılmıştırYiğitlik,aşk,tabiat gibi konular işlenir

ü Halk edebiyatındaki karşılığı ‘’koşma’’,Divan edebiyatındaki karşılığı ‘’gazel’’dir

ü Kafiye düzeni aaab,cccb,dddb şeklindedir

SAGU

ü Devlet büyüklerinin ölümü üzerine duyulan acıyı dile getirmek için söylenen şiirlerdir

ü Kafiye düzeni koşuktaki gibidir

ü Halk edebiyatındaki karşılığı "ağıt", Divan edebiyatındaki karşılığı "mersiye"dir

SAV: Kısa ve özlü sözlerdir Atasözünün yerine kullanılmıştır

DESTAN

Milletlerin zihinlerinde derin etki bırakan savaş,göç,afet,kıtlık gibi olayların etkisiyle söylenmiş,uzun manzum hikayelerdir

ü Olayların toplumda derin izler bırakmış olması

ü Olay ve kişilerin olağanüstü nitelikler göstermesi

ü Tanrıların olaylara karışması

ü Milli dil ve nazım şekilleriyle söylenmesi

TÜRK DESTANLARI

SAKA TÜRKLERİNİN DESTANLARI

Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga’nın yiğitliklerinin anlatıldığı destanlardır

Şu Destanı:İskender ile Türkler arasındaki savaşların ve Hükümdar Şu’nun destanıdır

HUN TÜRKLERİNİN DESTANI

Oğuz Kağan Destanı: Hun Hükümdarı Mete’nin yiğitliklerini,ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğünü anlatan destandır

GÖKTÜRK DESTANI

Bozkurt Destanı: Savaşta yaralanan bir Türk’ün,dişi bir kurt tarafından kurtarılmasını,korunmasını ve Türklerin sözü edilen kurtla bu Türk’ten çoğaldığı anlatılır

Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp,bir demir dağı erittikten sonra öçlerini alışlarını anlatan destandır

UYGUR TÜRKLERİNİN DESTANI

Türeyiş Destanı: Uygur hakanının,üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak tanrıya, kızlarıyla evlenmesi ve Uygur Türklerinin bu evlenmeden çoğaldığı anlatılır

Göç Destanı: Türklerin,Kutsal taşı Çinlilere vermeleri üzerine, tanrı tarafından cezalandırılmaları kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır

Diğer Milletlerin Destanları:

İran: Şehname

Alman: Nietbelungen Lied

Hindistan: Mahabarata, Ramayana

Japon: Şinto

Rus: İgor

Yunan: İlyada,Odyssa

Fransa: Chasen de Rolland

Fin: Kalevala

YAZILI EDEBİYAT

İslam öncesi Türk edebiyatına ait, bilinen yazılı ürün çok azdır İlk eserler mezar taşlarındaki yazılardır Türkler bu dönemde Göktürk ve Uygur alfabesini kullanmışlardır İslam öncesi Türk edebiyatının en önemli yazılı eseri Yenisey nehri kenarındaki Orhun Abideleri’dir

Abidelerin ilki MS 720 yılında Bilge Tonyukuk tarafından yazılmış ve dikilmiştir İkinci ve üçüncü abideler Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır Birisi 732 yılında Kültigin adına diğeri ise 735 yılında Kültigin’in ağabeyi Bilge Kağan adına dikilmiştir

* Birinci taşın dili sadedirİkinci ve üçüncü taşların dili ise süslü ve söylev dilidir

* Bu abideler de Göktürklerin bağımsızlıkları için Çinlilerle yaptıkları savaşlar ve bu savaşlar sonucunda devleti yeniden nasıl kurdukları anlatılır

* Çin entrikalarına karşı halk uyarılır.