17 Haziran 2009 Çarşamba

15. Yüzyıl Türk Edebiyatı Genel Özellikleri ve Sanatçıları

http://img.blogcu.com/uploads/direncderinkktc_kitap.jpg
15. Yüzyıl Türk Edebiyatı Genel Özellikleri ve Sanatçıları
15. yüzyıl, Türk edebiyatının çeşitli alanlarda çok önemli gelişmeler gösterdiği bir dönemdir. Divan edebiyatı, bu dönemde Şeyhi, Ahmet Paşa, Necati gibi büyük şairlerle Anadoluda kuruluşu-nu tamamlamıştır. Orta Asyada gelişen Klâsik Çağatay edebiyatı ise eşsiz şair Ali Şir Nevâî ile en yüksek aşamasına varmıştır. Bir başka gelişme ise, bu yüzyılın ortalarında Dede Korkut Hikâyelerinin yazıya geçirilmesidir. 13. ve 14. yüzyıllarda başlayan İran edebi-yatının ünlü şairlerinin ( Nizâmi, Selman, Sadi, Hafız, F. Attar, Senâi ) Türk şairleri üzerindeki etkisi bu yüzyılda da devam etmiştir.
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg
ŞEYHİ (1375-1431):
15.yılın ünlü şairlerindendir. Kütahyada yetişmiştir. İranda tahsil gördüğü bilinir. İran şiirin-den pek fazla etkilenmiştir. Bir divanı vardır.
Harname adlı 126 beyitlik satirik-mizahi mesnevisi meşhurdur. Büyükçe bir fabldır. Şair, bir taraftan bütün yaratılmışlar özellikle insanlar arsındaki eşitsizlikleri ve haksızlık gibi görünen sosyal farklılıkları tenkit eder. Öbür taraftan da yeteneğinin sınırlarını unutarak aşırı isteklerle ortaya atılıp nizamı bozan, haklı isteklerini başkalarına haksızlık haline getiren tiplerin durumunu hicveder.
Hüsrev ü Şîrin : İran şairi Nizaminin Hüsrev ü Şirin adlı mesnevisini Türkçeye çevirmiştir. Bu çeviri Türkçedeki en iyi Hüsrev ü Şirin hikayesi olarak bilinir.
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg

AHMET PAŞA (15. yüzyıl):
Divan şiirinin kuruluş döneminin en büyük şairi sayılır. 16. yüzyıl şairlerini etkilemiştir. Ünü İrana, Türkistana kadar yayılmıştır. Önemli eseri Divanıdır.
NECATİ BEY (15. yüzyıl):
Kuruluş döneminin Ahmet Paşa kadar ünlü şairidir. Divan şiirine milli zevkleri ve yerli söyleyişleri katmıştır. Önemli eseri Divanıdır.
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg

ALİ ŞİR NEVÂÎ (15. yüzyıl):
Anadolu dışında, Çağatay sahasında eser vermiş din dışı Divan şairidir. Platonik ve romantik bir aşk anlayışı vardır. Lirik ve canlı bir anlatıma sahiptir. Şiirlerinde dini-tasavvufi temaları da olgun bir samimiyetle kullanır.
Muhakemetül-Lügateynin yazarı Ali Şir Nevai, aynı zamanda Türkçenin en büyük şairlerinden kabul edilir. Orta Asyada (Heratta) yetişmiş olmasına rağmen Osmanlı topraklarında ve bütün Türk yurtlarında da tanınmış ve sevilmiştir. Çağatay Türkçesiyle yazdığı şiirlerini dört divanda toplamıştır.
Hamse (beş mesnevi) :Hayretül- Ebrâr, Leylâ vü Mecnûn, Sedd-i İskenderî, Ferhad ü Şîrin, Sebâ-yı Seyyâre.
Mecalisün-Nefais Türk Edebiyatında ilk şuara tezkiresi olarak önemlidir.
Mizanül-Evzan :Aruz ölçüsü ile ilgili inceleme eseri olan bu eser, yüzyıllarca medreselerde okunmuştur.
Muhakemetül-Lügateyn:Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılmış bir eserdir
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg

SÜLEYMAN ÇELEBİ (?-1422)
Aslında bir din adamıdır. 1409da Bursada yazdığı Vesiletün-Necat adlı mesnevisi ile tanınmıştır.
Vesiletün-Necat : Halk arasında Mevlid olarak tanınan bu eser, Hz. Muhammedin hayatını destanımsı biçimde anlatarak Hz. Muhammedin diğer peygamberlerden üstün olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştır. Süleyman Çelebinin bilinen başka eseri yoktur.
HACI BAYRAM VELİ (1352-1430)
Ankarada tarikat kurmuş bir bilgin ve şairdir. İlahi ve şathiye tarzı birkaç şiiri günümüze kadar ulaşmıştır. Sade ve coşkun bir dili vardır. Hece ölçüsü yanında aruzu da kullanmıştır.
EŞREFOĞLU (1353-1469)
Bursa, Ankara, Suriye gibi yerleri dolaştıktan sonra İznikte bir tekke ve tarikat kurmuş, Hacı Bayram Velinin etkisinde bir tasavvufçudur. Bir divan oluşturan şiirlerinden bir bölümü aruzla bir bölümü ise sade halk diliyle ve dörtlükler halin-de yazılmıştır. Müzekkin-Nüfus adlı düzyazılı, tasavvufla ilgili bir eseri vardır.
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg

KAYGUSUZ ABDAL (15. Yüzyıl )
Asıl adı Alaaddin Gaybidir. Sarayi adını da kullanmıştır. Efsaneye göre Alanya Beyinin oğlu iken tasavvufu tercih etmiştir. Şiirlerinde Yunus Emre etkisi sezilir. Hece ölçüsüyle ve sade bir dille ilahiler, nefesler ve şathiyeler ilginçtir. Aruzla da yazdığı şiirleri vardır. Manzum ve mensur eserleri vardır.
Manzum olanlar: Gülistan, Minbernâme, Gevhernâme
Mensur Olanlar: Budalanâme, Kitâb-ı Miglate, Vücûdnâme
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg

PADİŞAH ŞAİRLER :
FATİH SULTAN MEHMED ( AVNÎ )
II. BAYEZID ( ADLÎ )
II.MURAD ( MURADÎ )
CEM SULTAN ( KENDİ ADIYLA )
SİNAN PAŞA ( 15. Yüzyıl )
Edebiyatımızda süslü nesrin ilk temsilcisidir. Dini, ahlaki ve felsefi konuları ele almıştır. Tazarrunâme : Süslü nesrin ilk örneği olarak bilinir. Ayrıca Maarifnâme ve Tezkiretül-Evliya adlı eserleri de vardır.
ÂŞIKPAŞAZADE ( 15. Yüzyıl )
Şair Ahmed Paşanın torunudur. Tarih türünde eser vermiştir. Sade bir dili vardır.Tevârih-i Âl-i Osmânî ( Osmanlı Tarihi ): Sade nesrin bir örneğidir. Âşıkpaşazade Tarihi adıyla da bilinir.
MERCİMEK AHMED ( 15. Yüzyıl )
Kâbusnâme Tercümesi : Sade nesrin bir örneğidir. Farsçadan çevrilmiştir.
http://www.trkhaber.com/tr/images/stories/haber/kitap2.jpg

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ
Destan geleneğinden halk hikâyeciliğine geçiş eseri olan Dede Korkut Hikâyeleri, bir önsöz ve on iki hikâyeden meydana gelir. On iki hikâyelik tam nüsha Dresten Kütüphanesinde, altı hikâyelik eksik bir nüsha ise Vatikan Kütüphanesinde ulunmaktadır. Eserler üzerinde ilk defa ayrıntılı olarak Kilisli Muallim Rıfat, sonra da Orhan Şaik Gökyay ve Muhar-rem Ergin çalışmıştır.Hikâyelerde Oğuzların komşularıyla ilişkileri, aile ve toplum yapısı ve iç çekişmeler işlenmiştir. Bazı kahramanları olağanüstü özelliklere sahiptir. Bu yönüyle destanlara benzer. Hikâyeler nazım ve nesir karışımı yazılmıştır. Hikâyelerin dili sade ve akıcıdır. 15. yy Türkçesinin bütün özelliklerini yansıtmaktadır. Karşılıklı konuşmalar nazımla, betimleme ve öyküleme nesirle verilmektedir. Nesir kısmında seci, nazımda ise aliterasyonlar çokça yer alır. Bazı kelimelerin söyleyişleri bugüne göre farklılık göstermektedir.Hikâyeler, Türkün öz benliğini yansıtmaktadır. İdealizm vardır. Bu idealler ferdi değil, millidir. Hikayelerdeki en önemli özelliklerden biri kahramanlıktır. İslâmiyetin etkisi vardır; ancak bağnaz bir inanış yoktur. Hikayelerde toplumda kadının önemli bir yerinin olduğunu görüyoruz. On iki hikâyede üslup ve yapılan benzetmelerin aynı olması bize bu hikâyelerin aynı ağızdan çıktığını göstermektedir.Eserde geçen Dede Korkutmeçhul bir halk ozanıdır.

Hiç yorum yok: