23 Nisan 2009 Perşembe

Hamdolsun!!!!!!!!!!!!!!


Hamdolsun!!!!!!!!!!!!!!

Biri baksın falımıza, tuz kattılar balımıza,

Ağlanacak halimize, gülüyoruz hamdolsun...

Süleymaniye’de serçe, Davos’ta aslandan pençe,

Gül değil, dikenli bahçe, suluyoruz hamdolsun...

Diplomasi, ince ince, dokunulur mu hiç gence?

“One minute”lik İngilizce, biliyoruz hamdolsun...

Hani teğet geçecekti? Kriz gelip geçecekti?

Başlamadan bitecekti? Ölüyoruz hamdolsun...

Millette geçim korkusu, onlarda seçim kaygısı,

Şehirde kömür kokusu, soluyoruz hamdolsun...

Nerde düzen, nerde birlik? Hani birdik, bütündük?

Bir alt kimlik, bir üst kimlik, Bölüyoruz hamdolsun...

Rantın peşine düşenler, Deniz Feneri SEVENler,

“ Ya sev, ya terk et “ diyenler! Kalıyoruz hamdolsun...

Üç, beş kuruş memuruma, hem emekli hem duluma,

Gemi yakışır mahdumuma, alıyoruz hamdolsun...

“Al git!” dedi anamızı, okutacak salamızı,

Aradıkça belamızı, buluyoruz hamdolsun...

Nerede iş, nerede aş, gözler çıktı yaparken kaş,

Ömrümüzden yavaş yavaş, çalıyoruz hamdolsun...

Bir Recep İvedik filmi, izledik, güncel ve ilmi,

Uyuma vakti geldi mi, dalıyoruz hamdolsun...

Şehit: “Kelle”, Apo: “Sayın”, Yüreklerde gizli mayın,

Kimler yiğit kimler hain? Biliyoruz hamdolsun...

Avrupa’nın havuçları, kapalıdır kapıları,

Tuz dökülmüş avuçları, yalıyoruz hamdolsun...

Dünyalıktır, zikirleri anlaşılmaz zehirleri,

Akılları, fikirleri, çeliyoruz hamdolsun...

Mektup, zarfa ilişmiyor, Demokrasi gelişmiyor,

Cafer’e bez yetişmiyor, siliyoruz hamdolsun...

Hayal gibi, gerçek gibi, aciz miyiz, böcek gibi?

Susuz kalmış çiçek gibi, suluyoruz hamdolsun...

Bu teranelerden bıktık, bilmem nerde hata yaptık?

Sinir küpü olduk artık, doluyoruz hamdolsun...

Kader örmüş ağlarını, özledik dost bağlarını,

Ergenekon dağlarını, deliyoruz hamdolsun...

Onlar efendi, biz hamal, artık zamanı: Bir rol al!

Hepimiz Mustafa Kemal, geliyoruz hamdolsun...




ALINTIDIR

Hiç yorum yok: